Bakan Şimşek'ten Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Beklentiler Neleri İşaret Ediyor?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yıl sonu enflasyonu ile ilgili öngörülerde bulundu. Bakan, enflasyonun yıl sonunda yüzde 30 seviyesinin altına inmesini beklediklerini belirtti.

Bakan Şimşek, gündeme dair kayda değer değerlendirmelerde bulundu. Yüksek enflasyonun başlıca bir sorun olduğunu belirten Bakan, yıl sonu için bir tahmin paylaştı.
Bakan Şimşek'in açıklamalarından dikkat çeken noktalar aşağıda verilmiştir:
"Dünyada hiçbir ülke yalnızca kendine ait bir alan değil; bağlantılar oldukça sıkı. Dolayısıyla ticaret savaşları, risk algıları üzerinde etkili oluyor. Dış konjonktürün çeşitli boyutları son derece önemli."
"TİCARETTE KORUMACILIK ARTIK KANUNSAL BİR MESELE"
Kısa vadede, bu yıl zorlu bir dış ekonomik ortamla karşılaştık. Ancak 2026'da, büyümenin yüzde 3 civarında gerçekleşeceği ve 2025 yılından çok farklı olmayacağı öngörülüyor. Artık ticarette korumacılık, yasal bir sorun olarak karşımıza çıkmakta. Bu durum geçici değil. Önümüzdeki yıl, küresel ticaretteki büyümenin yüzde 2'nin altına gerilemesi bekleniyor. Bu da küresel ticaretteki yavaşlamanın olumsuz etkilerinin bir göstergesi.
"FIRSATLAR SUNUYOR"
Küresel enflasyondaki azalmanın devam ettiği görülüyor, yavaş da olsa. ABD Merkez Bankası'nın faiz politikaları gibi faktörler, global finansal koşulların daha elverişli hale gelmesine yol açıyor. Yani genel çerçeveye baktığımızda dengenin sağlandığı bir tablo var. Bu yıl ile fazla bir fark yok. Bunun yanında, küresel emtia fiyatlarında, özellikle petrol fiyatlarında bir gerileme bekleniyor ve bu durum ülkemiz için bir avantaj teşkil ediyor. Daha elverişli finansal koşullar risk algısı açısından olumlu bir durum, ancak düşük büyüme, ticaretteki yavaşlama ve artan korumacılık gibi olumsuz trendler de mevcut. Yine de, dünya genelindeki yapısal sorunlar, bize fırsatlar sunabilir.
Ticaretteki korumacılık herkesin üzerinde etkili. Ancak Türkiye'nin dış ticaretinin yüzde 62'si, serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu 54 ülkeye gerçekleştiriliyor. Bu da ihracatımızın önemli bir kısmının koruma tedbirlerine karşı dayanıklı olduğu anlamına geliyor ve bu oldukça değerli. Bölgesel çapta baktığımızda, eğer dünya genelinde korumacılık yaygınlaşırsa, bölgesel entegrasyon daha da öne çıkacaktır. Terörün olmadığı bir Türkiye, komşularımızla daha güçlü bir entegrasyon imkanı sunuyor. Orta Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi bölgeleri göz önünde bulundurursak, ihracatımızın yüzde 80'inden fazlası, serbest ticaret anlaşmalarının olduğu ülkeler ve dost ülkeler ile gerçekleştiriliyor. Bu durum bizim için büyük bir fırsat.
"GÜÇLÜ BÜYÜME HEDEFİ"
Dünyada gözlemlenen büyük bir borç sorununu unutmamak gerekiyor. Dünya genelindeki borcun, milli gelire oranı yüzde 325, gelişen ülkelerde bu oran yüzde 245 iken Türkiye'de bu oran yüzde 92. Bu durum, ülkemizin daha hızlı büyüme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Dezenflasyon planı başarılı oldukça, sürdürülebilir bir yüksek büyüme trendine geri döneceğiz ve büyümemizi güçlendireceğiz. Bu da Türkiye'yi cazip kılacak.
Biz, savunma sanayii ihracatı konusunda bir fırsat ülkesi konumundayız ve bu alanda önemli başarılar elde etmemiz mümkün. İhracatta ilk 10'a girmeyi hedefleyebiliriz.
YIL SONU ENFLASYON HEDEFİ AÇIKLANDI
Yıl sonunda enflasyonumuzu yüzde 30'un altına düşürmeyi hedefliyoruz. 2026'da enflasyonun daha az hissedileceğini düşünüyoruz. Deprem bölgesine 90 milyar dolar harcandı ve bu durum, enflasyon üzerinde büyük bir etki yarattı. Temel gıda ürünlerinde enflasyon, yüzde 20'nin altına gerilerken, gıda fiyatlarında bu oran yeniden yüzde 30'un üzerine çıktı. Ancak yıl sonunda genel enflasyonun yüzde 30'un altına düşeceğine inanıyoruz.
Son 5 yılın en düşük risk primini yaşıyoruz. Programımızın önceliği tek haneli enflasyona ulaşmak. Deprem sonrası bütçe açığımız yüzde 5'in üzerindeydi, ancak harcamalarda bir sapma yaşanmadı. Bütçe açığının yüzde 3,5 seviyelerine düşmesini bekliyoruz; burada sapmanın oldukça sınırlı olduğu söylenebilir.