Gürsel Tekin'den Şoke Eden Açıklama: İki İsim Dehşet Verici Konuşmalar Yaptı!
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, bir televizyon programında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Krizi gerçek CHP'lilerle aşacaklarının altını çizen Tekin, "Sayın Özgür Özel'in insiyasetiyle olmayacak. Büyük savaşlar sona eriyor, fakat partideki sorunları aşamıyorsak bu bize yazık" ifadelerini kullandı.

2 Eylül'de gerçekleştirilen bir karar sonrası Özgür Çelik ve ekibi görevden alınmış, CHP İstanbul İl Başkanı olarak Gürsel Tekin atanmıştır. Tekin, Habertürk'te katıldığı programda son gelişmelere dair görüşlerini aktardı. Olağanüstü bir destek aldığını belirten Tekin, "Gerek Cemal Canpolat'ın, gerekse sayın Özgür Çelik ve onlara yakın kişilerin söyledikleri beni gerçekten korkuttu." şeklinde ifade etti.

"SÖYLEMLERDEN KORKUYORUM"
İki kişi arasındaki görüşmeler onur ve ahlak meselesidir. Eğer bunu iznim olmadan başkaları ile paylaşıyorlarsa, benim gözümde hiçbir değeri yoktur. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; kayyum muydu, yoksa bir çağrı heyeti miydi? Konuya dair yalan yanlış birçok yorum yapıldı. Gerçekten olağanüstü bir destek aldım. İki yıl önce bir kongre yapıldı. Açıkladığımda bu durumu yorumlamaya kendimi ihtiyaç hissetmiyordum. Ama gerek Cemal Canpolat'ın gerekse Özgür Çelik ve çevresindekilerin söyledikleri beni çok tedirgin etti. 'Biz bir ailenin parçalarıyız, tarihsel süreçte kongreleri takip eden biriyim; lütfen yarın sokağa çıktığınızda birbirinizin yüzüne bakabileceğiniz ifadeler kullanın' dedim. Günün sonunda mahkemeye taşındı olay. Mahkeme kararı alındı. Ancak bu davada ne Özgür Çelik ne de Cemal Canpolat tarafında yer alıyoruz. Bu davayı açan yine CHP delegeleridir.

"DIŞARIDA YAPILAN ORGANİZASYONLAR"
CHP üyeleri bu konuda tarafsızlıklarının doğru olduğunu düşündükleri 8 kişiye görev veriyorlar. Bunlardan biri benim, diğerleri ise 5 kişilik bir grup. İki arkadaşımız psikolojik baskı nedeniyle ayrılmak zorunda kaldı. Siyasette pek çok sorunla karşılaşmış biriyim. Başörtüsü meselesinde yıllar önce, 'İnsanların eğitim hakkını engelleyemezsiniz' dedim. Zorbalıklarla karşılaşmayı alışkanlık haline getirdim. İnsanların elinde pek çok araç var. Dünyanın dört bir yanından gelen troller, gazeteler ve sosyal medya üzerindeki etki. Kesinlikle partimizin içinde böyle bir durum yok. Dışları organize ediyor. Hatta dışarıda bulunan FETÖ'cüler gibi kişiler, paylaşımlarını açıkça görüyoruz. Partimiz sorun yaşıyor, bu sorunu bir an önce lehimize çevirmek adına bir saldırının, baskının içinde bulmuş durumdayız.
"SARIYER’DEKİ BİNA HEPİMİZİN ORTAMI"
Ne belediye başkanlarını ne de ilçe başkanlarını aradım. Tam aksine, belediye ve ilçe başkanlarım beni arayıp, 'hayırlı olsun' dediler. Ancak kimlerin arama yaptığını açıklamak istemiyorum. Geldiğimizde demirbaşları, kasayı ve mevcut her şeyi teslim almalıyız. Bu işlem bir gün, beş gün, yedi gün sürmeli. Toplantı kararları almak zorundayız. Ancak defterleri alamadık. Seçim kuruluna başvurduğumuzda, genel merkezimiz Sarıyer’e de aynı şekilde başvurmuştu. 'Binalarımızı Bahçelievler’e taşıdık' şeklinde bir bildirimde bulunuldu. 2 Eylül itibariyle bina Çağrı Heyeti’ne ait. İlçe seçim kurulu ise bu durumu bilmediğinden başvuruda bulunduk. Başvurumuza yanıt gelmediği için arkadaşlarımız bize bilgi verdiler. Sonuç olarak, buranın resmi olarak İstanbul İl binası olduğuna dair belgeler gelince, karar defterlerimizi aldık. Delegeler, yöneticiler ve ilçe, il başkanlarımızın bilgilerini edinmek için başvuru gerçekleştirdik. 'Onlar da genel merkezden alınır' denildi. Aslında bilgileri ben alabilirdim. Burası şu an Çağrı Heyeti’ne aittir ama bu bina hepimizin ortak malıdır. Genel başkanımız ve yöneticilerimiz burada rahatlıkla toplantı yapabilirler.

"TARAFSIZ OLDUĞUMUZU DÜŞÜNÜYORLAR"
Sayın Özgür Özel'le uzun yıllar birlikte çalıştık. Kişiliğimi, karakterimi çok iyi tanır. Vatandaşlarımızı, sağduyulu seçmenimizi ve partililerimizi manipüle etmeyin. Polemik içine girmek istemiyorum, bunu söyledim. Ben Gürsel Tekin'im. 40 yılımdır bu partinin itibarı için mücadele içerisinde oldum. Ben bir partinin üyesi değil, savaşçı bir bireyim. CHP’nin önde gelen isimleriyle iletişim kurdum. Sorunlar çözülmeye başlıyor gibi oldu, 24 saat sonra bambaşka bir durum ortaya çıktı. Partiyi mahkemeye biz mi düşürdük? Bu sorunları biz mi yarattık? Nerede bizim katkımız var? Arkadaşlarımız tarafsız olduğumuzu düşündükleri için bizi önerdiler. Biz bir an önce partimizi adliye koridorlarından çıkarmanın peşindeyiz. Bugün yüzlerce arkadaşımız tutuklu. Belediye başkanları, kamu yöneticileri. Tutuklanmalarının temel sebebi iftiracılar ve itirafçılardır. İtirafçılara soruşturma açmıyorsunuz ama Gürsel Tekin’i bir gece yarısı disiplin cezasıyla uzaklaştırıyorsunuz.”
"PARTİ TABANINDA YER ALAN BİRİYİM"
Partinin tabanını çok iyi tanıyan biriyim. Tüm kademelerde bulunmuş bir insanım. Partimi ve ailemi çok iyi bilirim. Eğer bu eleştirileri Zeydan Karalar yapsaydı, umursamazdım. Gerçek CHP'liler eleştiri yaptığında problem yoktur. Ancak o partiden gelen bazı insanların beni eleştirmeleri, genel başkanımın buna karışması gerekir. Sayın İmamoğlu’nu kastetmiyorum. Sonradan partimize dahil olmuş birisi eleştiremez. Siz neredeydiniz, biz gözyaşı dökerken? Aziz Kocaoğlu, Sayın Önder Sav ya da Sayın Sevigen beni eleştirebilir; ama siz yeni bir üye olarak nasıl eleştirebiliyorsunuz? Bütün Türkiye’nin önünde söylüyorum; tüm çabamız, savaşlar içerisinde kurulmuş olan bir siyasi partiyi adliye koridorlarından kurtarmaktır. Bunun dışında en küçük bir beklentim yok. Üçümüz bir an önce görevimizi yerine getireceğiz.

"KILIÇDAROĞLU İLE GÖRÜŞTÜM"
Geçtiğimiz gün Bayrampaşa Belediye Başkanımızın hakları gasp edilerek tutuklandığını öğrendik. Buna yönelik gösterilen şiddet ve hiddet! Belki arkadaşımızı vermemek gerekiyordu. Benim CHP'liliğim açısından bir şüphe var mı? Siz tutsak olan arkadaşlarımıza karşı göstermiş olmanız gereken mücadeleyi niçin bize gösteriyorsunuz? Ben makamlar ve görevlerden ayrıldım. Sayın Kılıçdaroğlu ile aramızda bir ayrışma oldu ve istifa ettim. Ortada bir sorun var ve gelin bu sorunu hep birlikte çözelim. İki gün önce Sayın Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Aradım ve selamladık; o kadar. Öyle bir atmosfer hâkim ki, burada destek arayışı içinde değiliz. Bir sorun ve sıkıntı var. Her gün Türkiye'nin gündemini işgal eden meseleler var. CHP Genel Merkezi yöneticilerine 'Üçümüz bir araya gelelim, siz ne diyorsanız onu yapacağız' dedim. 'Tamam' dediler. Şimdi ulaştığımız noktaya bir bakın. Bu sorunları çözelim.

"ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL EDEMEYEN BİR DÖNEM İÇİNDEYİZ"
Sayın Kılıçdaroğlu’nun misyonu ile bizim misyonumuz arasındaki fark oldukça belirgin. Sayın Kılıçdaroğlu’nun son 1,5 yılda yaşananların ne kadar incitici olduğuna dair farkındalığınız olmayabilir. Kesinlikle emin olun ki, Sayın Kılıçdaroğlu’nu linç eden ekibin hiçbiri CHP’li değil. CHP içinde çeşitli tartışmalar yaşanabilir. Akşam tüm bunlardan sonra bir araya gelip kucaklaşırız. Fakat CHP’de asla bir düşmanlık, dışlama veya ötekileştirme durumu yaşanmadı. Son sekiz yıldır CHP’de her zaman dışlanmış hissediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu döneminde de benzer duygular yaşadım. Artık eleştiriye tahammül edemediğimiz bir dönemde yaşıyoruz. Bir televizyon kanalında Sayın Kılıçdaroğlu’nun ekibine yönelik 'Yanlış yapıyorsunuz' dediğimde ekran yasağı uygulandı. Siyaset ve medya tarafında temiz bir inceleme yapılmadığı sürece Türkiye’nin sorunları çözülemez.
"21 KİŞİYİ ORADA YUHLATTINIZ"
Ben İstanbul İl Başkanlığı yaptığım dönemde, hiçbir kişinin delege olup olmayacağı konusunda herhangi bir talepte bulunmadım. Hiçbir il başkanı demesin ki, 'Gürsel Tekin beni aradı, oy verin ya da buna oy vermeyin' diye. Şu an yaşanan sorunu çözüme kavuşturmak için mücadele ediyoruz. Eğer CHP genel merkezi ile işbirliği yapsaydık, 3-5 ay içerisinde bu sorunu çözebilirdik. Hukukçu ekibe 'Tarif edin, bunu yapalım' dedik. Bütün olumsuzluklara rağmen hazırız. Sayın Özgür Özel’e kırgın olduğumu burada belirtmek isterim. Sayın Özel'le aramızda kardeşlik bağı var. Arkadaşlarımızın tutukluluğuna sebep olan, halen CHP üyesi olan 21 kişiyi orada yuhalattınız. Beni, Zeki’yi, Erkan’ı değil…

"PARA KÜLTÜRÜ CHP'DE YER ALMAMALI"
Sayın İmamoğlu şu anda tutuklu. Tutuklu olan bir kişi hakkında olumsuz bir ifade kullanmak bana uygun gelmez. Sayın İmamoğlu ve diğer belediye başkanı arkadaşlarımız elbette güçlü olabilirler. Ancak siz partinin temel DNA'sını bozmayı denerseniz, partinin kültürünü değiştirmeye çalışırsanız, elbette tepkimizi gösteririz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşlarından biriyim. Bizi var eden annelerimize ve babalarımıza itirazda bulunuyorsak, bu sadece CHP ile ilgili değil, tüm siyasi partiler için geçerlidir. Liderleriniz yanlış yaptığında bu uyarıları yapmak sizin göreviniz değil mi? 'Bu yanlış' dememeniz mümkün değil. Bizim doğuşumuz itiraz kültürü ile oldu. Hiç kimse bu itirazı elimizden alamaz. Yanlış bir eylem varsa, mutlaka itiraz edeceksiniz. Para ve pul kültürü, CHP’de asla yer tutabilecek bir konu olmamalıdır.

"1 MİLYAR SALDIRI DA OLURSA GERİ ADIM ATMIYORUM"
Size birkaç örnek vereyim. Bir zamanlar DYP ile koalisyondaydık. Bir bakanımız, kendi bilgisi dışında, özel kalemi, babasının cenazesine çelenk gönderdi. O çelengin bakanlıkta kesilmiş faturası. O olay patlak verdiğinde büyük bir kıyamet koptu ve o bakan istifa etmek zorunda kaldı. Sayın Sözen, İSKİ'de sorun yaşadığı dönemde, bunu çok rahat bir şekilde kapatabilirdi. Kendi eliyle 'savcılık soruşturma yapsın' dilekçesini yazdı. Sayın Celal Doğan, davadan dolayı sayın Baykal'a gidip 'üyeliğimi askıya alın, partimin kurumsal kimliğini tartışma konusu yapmam' dedi. Sayın İnönü, kayınbiraderinin yaşadığı evi teminat gösterdiği için o evi satmak zorunda kaldı. Aslında devlet bankalarından kredi çekebilir ve kullanabilirdi. Bu krizi aşabiliriz. Gerçek CHP'lilerle bu sorunu çözeceğiz. Genel başkanımızla, parti yöneticilerimizle bir araya geleceğiz. Bu durum, Gürsel Tekin’in ya da sayın Özgür Özel’in inisiyatifiyle gerçekleşmeyecek. Büyük savaşlar sona eriyor ama biz parti içinde sorunlarımızı aşamıyorsak, o zaman yazıklar olsun bize. Son olarak, herkesin görüşüne saygım var. Rica ediyorum, üstten bakan ve küçümseyen bir tutumdan – geçmişi sorgulayan bir anlayıştan vazgeçin. Elbette eleştiri haktır. Ancak bunu kışkırtanlar için söylüyorum. Biz temiziz, hesap vermemiz gereken bir durum yok. Trollere karşı başlatılan saldırılardan vazgeçin. 1 milyon değil, 1 milyar saldırı olsa da geri adım atmayacağımı bilmelerini istiyorum.