İslam Ülkelerinden Ortak Tepki: İsrail Saldırılarına Karşı 25 Maddelik Eylem Planı!

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği'nin Olağanüstü Ortak Zirvesi'nde, Katar'a yönelik İsrail saldırıları kınandı. Zirvede, yeni fiili durum dayatma planlarına karşı durulması gerektiği belirtildi. Detayları içeren 25 maddelik ortak bildiriyi keşfedin.

İslam Ülkelerinden Ortak Tepki: İsrail Saldırılarına Karşı 25 Maddelik Eylem Planı!

Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleştirilen İİT - Arap Birliği Olağanüstü Ortak Zirvesi'nden sonra yayımlanan açıklamada, “İsrail’in Doha’da gerçekleştirdiği bu yasa dışı ve korkakça saldırıyı en güçlü şekilde kınıyoruz. Bu eylemin, tüm Arap ve İslam devletlerine yönelik bir tehdit olduğunun altını çiziyoruz.” denildi.

Bildiride ayrıca, Katar'ın Birleşmiş Milletler (BM) Şartı çerçevesinde İsrail'in saldırısına yanıt vermek amacıyla attığı her adımda destek bulacağı vurgulandı. Aynı zamanda, İsrail’in Katar veya başka bir Arap ya da İslam ülkesini hedef almasına yönelik tehditlerin kesin bir dille reddedildiği belirtildi.

Katar’a yönelik saldırının, egemenliğe bir ihlal ve bölgesel barışa ciddi bir tehlike olarak algılandığı ifade edilen açıklamada, Katar’ın bu tür bir saldırıyı bertaraf etmesinde ortak dayanışma mesajı verildi.

"SALDIRILARI KINAYANLARA TEŞEKKÜR EDERİZ"

Zirveden çıkan 25 maddelik ortak bildiride, "Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın tüm üye ülkelerinin egemenliğine, bağımsızlığına ve güvenliğine olan sarsılmaz bağlılığımızı tekrar vurguluyoruz. Bu saldırıya karşı ortak bir sorumluluk üstlenerek, devletlerimizin güvenliğini tehdit eden her duruma karşı birlik olduğumuzu ifade ediyoruz. Ayrıca bu eylemi şiddetle kınıyoruz." denildi.

Bildirinin başında şu ifadelere yer verildi: “İsrail’in saldırısının uluslararası barış ve güvenliği ihlal eden bir eylem olduğuna dair 11 Eylül 2025 tarihinde yapılan acil Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısını hatırlatıyoruz. Saldırıyı kınayan ve Katar’la dayanışma gösteren, Mısır ve ABD’nin de desteklediği Katar’ın arabuluculuk rolünü önemseyen basın açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz.”

25 MADDELİK BİLDİRİ

1. İsrail'in kardeş Katar'a yönelik yapmış olduğu acımasız saldırganlık eylemleri, etnik temizlik, soykırım, açlık, abluka ve genişleme politikaları türünden uygulamaların devam ettiğini göstermektedir. Bu durum, bölgede barış ve bir arada yaşama konusunda ciddi engeller çıkarmaktadır.

2. 9 Eylül 2025 tarihinde İsrail'in Katar'ın başkenti Doha'da bir yerleşim alanına düzenlediği yasadışı saldırıyı sert bir şekilde kınıyoruz. Bu saldırı, Katar'ın çok boyutlu arabuluculuk çabaları çerçevesinde müzakereleri yürütmek için kullanılan konut binaları ile birlikte bazı okulları ve diplomatik misyonları hedef almıştır. Sonuçta, bir Katar vatandaşı dahil olmak üzere can kayıpları yaşanmış ve pek çok sivil yaralanmıştır. Bu olay, Birleşmiş Milletler üyesi bir Arap ve İslam devletine karşı açıkça yapılmış bir saldırıdır ve bölgesel ile uluslararası güvenliği tehdit eden aşırı bir tırmanışın göstergesidir.

3. Bu saldırıya karşı Katar'la tam dayanışma içerisinde olduğumuzu vurguluyoruz. Bu eylemin, tüm Arap ve İslam devletlerine saldırı niteliğinde olduğunu ifade ediyoruz. Kardeş Katar ile birlikte, uluslararası mevzuat çerçevesinde, bu hain eyleme yanıt verme ve egemenliğini koruma konusundaki tüm adımlarında destek olacağımızı belirtmek istiyoruz.

4. Ateşkesin sağlanması, Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi ve rehinelerin kurtarılması sürecindeki arabulucu rolü üstlenen Katar’a yönelik saldırılar, barış çabalarını ciddi şekilde tehlikeye atmakta ve durumun uluslararası arabuluculuk süreçlerine zarar verdiğini göstermektedir. Bu tür bir saldırikhukuku ihlal ettiği gibi, Katar’ın tarafsızlık çabalarını da engellemektedir ve İsrail, bu saldırının sonuçlarıyla yüzleşmek zorundadır.

5. Katar'ın bu saldırıya karşı sergilediği medeni, akıllıca ve sorumlu duruş, uluslararası hukuk kaidelerine olan derin bağlılığını göstermektedir. Katar, kendi güvenliğini ve haklarını meşru yollarla koruma konusundaki azmiyla takdir edilmektedir.

6. Gazze Şeridi’ndeki saldırıları durdurmak amacıyla Katar, Mısır ve ABD başta olmak üzere arabulucu olan devletlerin çabalarını destekliyoruz. Katar'ın bu noktada üstlendiği yapıcı rolü, olumlu etkiyi artıran arabuluculuk çabalarını ve bölgesel barış, güvenlik ve istikrar için sağladığı yardımcı katkıları öne çıkarıyoruz.

7. Bu eylemin herhangi bir şekilde meşrulaştırılma çabaları, uluslararası hukuku ve BM Şartı'nı açıkça ihlal etmektedir. O nedenle, bu tür yaklaşımları kesin bir dille reddettiğimizi belirtmek istiyoruz. Bahsi geçen saldırılar, Filistin halkının acılarını sona erdirmeyi ve onların meşru haklarını korumayı amaçlayan çabaları sabote etmeye yönelik doğrudan hedefler taşımaktadır.

8. İsrail'in, Katar veya başka bir Arap ya da İslam ülkesini tekrar hedef alma tehditlerini tamamen reddediyoruz. Bu tehditler, uluslararası barış ve güvenlik için bir provokasyon niteliği taşımakta olup, toplumun güçlü bir şekilde karşı durması gerektiği belirtilmiştir.

9. Arap Ligi Konseyi'nin Bakanlar düzeyinde "Bölgede Güvenlik ve İşbirliği için Ortak Vizyon" kararını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu doğrultuda, kolektif güvenliği sağlamanın önemini ve ortak zorluklarla mücadele için gerekli eylem mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Ayrıca, her bölgesel düzenlemenin uluslararası hukukun ve BM Şartı'nın esaslarını gözetmesi gerektiğini vurguluyoruz.

10. Bölgedeki istikrar ve güvenliği tehdit eden İsrail'in yeni fiili durumlara yönelik girişimlerine dur denilmesi gerektiğini tekrar ifade ediyoruz.

11. Filistin halkını 1967’den bu yana işgal edilen topraklarından çıkarmaya yönelik tüm İsrail girişimlerini kınıyoruz ve bunu insanlığa karşı bir suç, uluslararası hukukun ihlali ve bir etnik temizlik politikası olarak görüyoruz. Bu kapsamda, hem siyasi hem de teknik açıdan Arap-İslam yeniden inşa planlarının hayata geçirilmesi ve Gazze’nin yeniden inşasına derhal başlanması gerektiğine vurgu yapıyoruz.

12. Uluslararası insani hukukun ihlaliyle, Filistin halkı üzerindeki ablukanın, gıda ve ilaç yoksunluğunun bir savaş aracı olarak kullanılmasını kınayıp, bu durumun eşi benzeri görülmemiş bir insani felakete yol açtığını hatırlatıyoruz. Uluslararası toplumun, bu tür uygulamalara dur demesi ve insani yardımın acil, güvenli ve sınırsız bir şekilde Filistin topraklarına ulaşması için hareket geçmesini talep ediyoruz.

13. İşgal altındaki Filistin topraklarının herhangi bir bölümünü ilhak etme kararının sonuçlarını reddediyoruz. Bu eylem, Filistin halkının tarihi ve hukuki haklarına bir saldırıdır ve uluslararası hukuk ile BM kararlarını ihlal etmektedir. Ayrıca, bu tür eylemler, bölgede adil ve kapsamlı bir barış sağlama çabalarını geçersiz kılmaktadır.

14. Uluslararası toplumun, hukuk kurallarına ve meşruiyet kararlarına saygı gösterilmesi çerçevesinde, İsrail'in yeniden saldırılarını durdurmak ve devletlerin egemenliğine yönelik devam eden ihlallere son vermek üzere hareket geçmesi gerektiğini vurguluyoruz. Kardeş Katar’a yönelik yapılan bu saldırganlık, ciddi sonuçlara yol açabilecek bir yetersizliğin işaretidir. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının yanı sıra, Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim faaliyetleri ve komşu ülkelerle ilişkilerdeki tırmanış, uluslararası hukukun ihlali ve devletlerin egemenliğine doğrudan bir saldırıdır.

15. Tüm ülkeleri, İsrail’in cezasızlığını sona erdirmek için harekete geçmeye, ihlalleri ve suçları konusunda sorumluluk almaya, yaptırımlar uygulamaya ve askeri malzeme tedarikini durdurmak üzere gerekli tüm önlemleri almaya çağırıyoruz. Ayrıca, İsrail ile olan diplomatik ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirilmesi ve aleyhinde yasal işlemlerin başlaması teşvik edilmelidir.

16. İsrail’in BM üyeliğinin şartlarını açıkça ihlal etmesi ve BM kararlarına karşı gelmesi nedeniyle, İİT üye devletlerinin İsrail'in BM üyeliğinin yeniden değerlendirilmesi çabalarını koordine etmeleri gerektiği belirtilmiştir.

17. Uluslararası barış ve güvenliği sağlamak için yapılan her türlü çabada uluslararası meşruiyete ve ilgili BM kararlarına bağlı kalmanın önemini vurguluyoruz. Ayrıca, İsrail’in Batı Şeria’da sürdürdüğü etnik temizlik ve yerleşim projelerini, bu süreçteki İslamofobi söylemi ile bağlantılı olarak reddediyoruz.

18. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilen "New York Deklarasyonu"nu memnuniyetle karşılıyoruz. Bu adım, iki devletli çözüm yoluyla bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını destekleyen uluslararası iradeyi açıkça göstermektedir. Aynı zamanda, bu bildirinin kabulüne katkıda bulunan Suudi Arabistan Krallığı ve Fransa Cumhuriyeti’nin çabalarını takdirle karşılıyoruz.

19. Suudi Arabistan Krallığı ve Fransa Cumhuriyeti’nin liderliğinde 22 Eylül 2025'te New York’ta toplanacak İki Devletli Çözüm Konferansı’nın, Doğu Kudüs başkentli Filistin devleti için geniş çaplı tanınmayı sağlama yönünde uluslararası işbirliği talep ettiğini belirtmekteyiz.

20. Cezayir, Somali ve Pakistan gibi güvenlik konseyinde bulunan Arap ve İslam ülkelerinin temsilcilerinin, başta Filistin davası olmak üzere haklı meseleleri savunmadaki rollerinden dolayı takdirlerimizi sunuyoruz. Ayrıca, Katar’a yönelik İsrail saldırganlığını ele alacak güvenlik konseyi acil oturumunun toplanma çağrısında bulunuyoruz.

21. 31 Mart 2013 tarihinde Kral II. Abdullah ile Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmanın ardından Kudüs’teki İslam ve Hristiyan kutsal mekanlarının korunma görevine dair desteğimizi teyit ediyoruz. Mescid-i Aksa Camii'nin sadece Müslümanlar için ibadet yeri olduğunu ve Kudüs Vakfı'nın kamiyi yönetme konusunda tek yetkili otorite olduğunu vurguluyoruz.

22. Kudüs halkının kendi topraklarında yaşamaya devam etme kararlılığını vurguluyoruz. Ayrıca, Kudüs Komitesi ve Beytü'l-Kuds Şerif Ajansı'nın yürütmesinde, Fas Krallığı Kralı VI. Muhammed'in başkanlık etmesini destekliyoruz.

23. Orta Doğu’da kalıcı ve adil bir barışın sağlanmasının, Filistin meselesi göz ardı edilerek veya şiddet yoluyla sağlanamayacağına inanıyoruz. Barış, Arap Barış Girişimi ve uluslararası meşruiyet kararları doğrultusunda inşa edilmelidir. Bu bağlamda, uluslararası toplumu İsrail işgalini sona erdirmek için gereken yasal ve ahlaki sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.

24. Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü'ne üye devletlere, yükümlülükleri kapsamında Filistin halkına karşı işlenen suçların faillerine karşı 21 Kasım 2024 tarihinde verilen tutuklama emirlerine, ulusal yasal çerçeveleri çerçevesinde gereken tüm tedbirleri almayı tavsiye ediyoruz. Ayrıca, işgal gücü İsrail’in uluslararası yükümlülüklere uymasını sağlamaya yönelik sosyal, politik ve hukuki çabaları sürdürmek üzere çağrıda bulunuyoruz.

25. Bu zirve toplantılarını bilgelik ve stratejik bir bakış açısıyla düzenleyen ve başarılı olmasını sağlamak için gösterdiği çaba ile Katar Devleti’nin imkanları ve kolaylıkları için derin teşekkürlerimizi sunuyoruz. Katar’ın, üye devletler arasındaki işbirliği ve dayanışma ruhunu teşvik etme konusundaki etkili rolüne önem atfediyoruz.